img
A representation of centre and periphery in the context of Bhabha's mimicry and hybridity theories: The grass is singing and the lonely londoners
Tez Türü Yüksek Lisans
Ülke Türkiye
Kurum/Üniversite Kafkas Üniversitesi
Enstitü Sosyal Bilimler Enstitüsü
Anabilimdalı Batı Dilleri ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı
Tez Onay Yılı 2023
Öğrenci Adı ve Soyadı Mert Can BEKEN
Tez Danışmanı DOÇ. DR. MEHMET BURAK BÜYÜKTOPÇU
Türkçe Özet Bu çalışma, Homi Kharshedji Bhabha'nın taklit ve melezlik teorilerini kullanarak Doris Lessing'in The Grass is Singing (1950) ve Samuel Selvon'un The Lonely Londoners (1956) eserlerinin incelenmesi yoluyla postkolonyal edebiyatı ele almaktadır. Seçilen eserlerin anlaşılması için öncelikle bir tarihsel bağlam oluşturulması gerekmektedir. Fransa, İngiltere, Portekiz ve İspanya gibi Avrupa ülkeleri sanayileşme süreci nedeniyle hızlı bir ekonomik büyümeye ihtiyaç duymuşlar ve daha fazla hammadde ve işgücüne sahip olmak için sınırlarını genişletmek istemişlerdir. Bu, sömürgeciliğin ortaya çıkmasına yol açmış ve yirminci yüzyıla kadar devam etmiştir. Sömürgecilerin sömürgeleştirilen uluslar üzerindeki kontrollerini kaybetmeye başlamasıyla birlikte bu ulusların egemen güce direnmesi yeni bir edebiyat türünün ortaya çıkmasına neden olmuştur.Bu dönemde Said, Fanon, Spivak, Bhabha, Rushdie, Selvon and Lessing gibi birçok yazar ve eleştirmen sömürgecilerin hegemonyasını eleştirmiştir.Bunların arasında, Samuel Selvon'un yarı otobiyografik romanı The Lonely Londoners, İngiltere'nin başkenti Londra'da hayatta kalmaya çalışan göçmenleri tasvir etmektedir. Buna karşılık, Doris Lessing'in The Grass is Singing'i, yerlilerin beyazların himayesi altında çalıştığı Güney Rodezya'yı anlatmaktadır. Bu nedenle, seçilen eserler aynı dönemde ancak farklı konumlarda gerçekleşen sömürge uygulamalarını temsil etmektedir. Her iki eser de sömürgeci ve sömürge altındaki insanlar arasındaki sosyal etkileşimleri ve bu etkileşimlerin sonuçlarını ele almaktadır. Çalışmanın kuramsal çerçevesi, romanların Bhabha'nın taklitçilik ve melezlik kuramları kullanılarak incelenmesiyle oluşturulmuştur.
İlgilizce Özet The study examines Doris Lessing's The Grass is Singing (1950) and Sam Selvon's The Lonely Londoners (1956) through Homi Bhabha's theories of mimicry and hybridity. In order to analyse the selected works, the history of colonialism should be understood. European countries such as France, England, Portugal and Spain were in need of a rapid economic growth because of industrialization process and they wanted to broaden their borders to have more raw materials and labour force. This led the way for the existence of colonialism and it continued throughout the twentieth century. As colonizers began to lose their control on the colonized nations, these nations resisted the dominant power, which led to the emergence of a new genre of literature.During this period, several authors and critics such as Said, Fanon, Spivak, Bhabha, Rushdie, Selvon and Lessing criticised the hegemony of the colonizers. Among them, Samuel Selvon's semi-autobiographical novel, The Lonely Londoners, depicts immigrants' struggles to survive in Britain's capital, London. Conversely, Doris Lessing's The Grass is Singing delineates the setting of South Rhodesia, in which native people were employed by white masters. The selected works represent colonial implementations in the same period but in different settings. The both works address the social interactions between the colonized and the colonizer and their consequences. The theoretical framework of the study is formed through the analysis of the novels using Bhabha's mimicry and hybridity theories.