Tasavvufi düşüncede nefis ve nefsin ıslahı meselesi ehemmiyetli bir husustur. Hemen hemen her tarikat müridanın nefislerini terbiyeyi kendilerine amaç edinirler. Dolayısıyla tarikatları nefsani ve ruhani tarikatlar olarak ikiye ayırırlar. Nefsani tarikatlar müridin nefsini ıslah ile terbiye ederler. Ruhani tarikatlar ise ruhu asli safiyetine ulaştırmaya çalışırlar. Nefis tasavvufi düşüncede kötü istek ve arzular bütünüdür, imtihan vesilesidir dolayısıyla her nefis terbiye edilmelidir. Nefis terbiye edildiğinde çok enfes bir hal alır. Allah Teâlâ ve Resulünün istediği bir hayat tarzını kendine rehber edinir. Dünya ve ahiret saadetini kazanır. On sekiz bin âlemi insandan içre gören sufiler öncelikle insanın gönül dünyasının manevi bir anatomisini çıkararak işe başlarlar. Letâfler/çakra denilen bu âlemde varacakları hedef doğrultusunda yapacakları yolculuğun geçeceği menzilleri farklı isimlerle ifade etmeyi ve işaretlemeye özen gösterirler. Günümüz tabiriyle kendilerine meşrep ve neşvelerine göre yol haritaları çizerler. İslam, iman, ihsan; şeriat, tarikat, marifet, hakikat; kurb-i feraiz, kurb-i nevafil; fena fi’l-ihvan, fena fi’ş şeyh, fena fi’r-resul, fena fi’llah; kalb, ruh, sır, sırru’s-sır, hafi, ahfa, letaif-i nefs; fark, cem’, cemü’lcem’; ilme’l-yakin, ayne’l-yakin, hakka’l-yakin geçilmesi gereken menzillerden bazılarıdır. Biz bu makalemizde nefsin Kur’an-ı Kerim’de geçen yedi sıfatı göz önüne alınarak diye ismlendirilip, nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i mülhime, nefs-i mutmainne, nefs-i radiyye, nefs-i mardiyye ve nefs-i kâmile şeklinde yedi mertebeye ayrılan, tasavvuf literatüründe “etvâr-ı seb’a” diye ismlendirilen nefs olgusunu Halvetiyye geleneği özelinde ele alacağız. Ama öncelikle tasavvuf geleneğindeki konu ile ilgili genel çerçeveyi eski ve yeni kaynaklardan referanslar vererek ortaya koyacağız. Amacımız insan için hayati bir mesele olan nefisle mücadelenin nedenini, nasılını nazara vermektir. |