Tabiat şiirlerini yüksek bir nazım seviyesine ulaştıran Ebû İshak İbrahim b. Ebî’l-Feth İbn Hafâce, Endülüs’ün en meşhur şairlerinden biriydi. İbn Hafâce 450/1058 senesinde, ömrünün büyük bir kısmını geçireceği Cezîratu Şukr’da dünyaya gelmiştir. O, mühim şahıslar ve hamiler için, onlardan gelecek ihsanların beklentisiyle methiyeler nazmetmeyecek kadar zengindi. Bu sayede tabiat şiirlerine odaklanmak için gerekli zamanı ve enerjiyi bulabilmişti. Tabiat şiirleri nazmeden Endülüslü pek çok şairin arasındaki en önemli kişinin, İbn Hafâce olduğu kabul edilmiştir. Dağları, ırmakları, akarsuları, bahçeleri, ağaçları, meyveleri ve çiçekleri, orijinal ve güzel şekilde betimlemesi, ona el-Cennân (Bahçıvan) lakabını kazandırmıştır. Aynı zamanda kendisine Endülüs’ün Senevberî’si mahlası da verilmiştir. İbn Hafâce ilhamlarının büyük bir çoğunluğunu, el-Buhturî, es-Senevberî, eş-Şerîf al-Radî, ʿAbdu’l-Muhsin esSûrî ve Mihyâr ed-Deylemî gibi seleflerinden almıştır. Buna mukabil olarak yeğeni İbnu’z-Zekkâk gibi haleflerini de etkilemiştir. Nevi şahsına münhasır bir yolla, altmış dört yaşında bizzat kendisi tarafından tedvin edilen divanında, doğa teması baskın konumdadır. İbn Hafâce şiirlerinde genellikle doğayı kişileştirmekte ve özlem, üzüntü, sıla hasreti ve melankoli gibi insana has duygulara yoğunlaşmaktadır. Doğa onun şiirlerinde, aşkın, içki meclisinin yahut yolcuğun bir arka planı olarak değil, bilakis bir ana tema olarak kullanılmaktadır. Bahçe temasını işlemesi hasebiyle, onun Endülüs’teki ravdiyyât şiirlerinin mühim bir temsilcisi olduğunu söylemek mümkündür. İbn Hafâce’nin en büyük avantajlarından birisi, gerçekten de harika bir doğaya sahip olan Endülüs’te yaşamış olmasıdır. Endülüs’ün bahçeleri, daha ılıman bir iklime yerleşmek için Kuzey Afrika’yı boydan boya geçmiş olan çöl sakinleri için hak edilmiş bir ödül olarak görülmektedir. İspanya’nın Araplar tarafından, ilahî cennetin dünyadaki bir yansıması olarak tahayyül edildiği aşikârdır. İbn Hafâce bir şiirinde, Endülüs halkına cehenneme girmekten korkmamalarını, zira cennetten sonra cehenneme girilemeyeceğini salık vermektedir. İbn Hafâce’nin Endülüs şiirinde yeni bir başlangıcın müjdecisi olduğunu söylemek mümkündür. Bazı edebiyat tarihçilerine göre, onun Endülüs şiirinde gerçekleştirdiği değişim, doğayı ele alışıyla yahut dünyaya ilişkin muayyen yaklaşımlarıyla bağlantılıdır. İbn Hafâce’nin gençlik ve yaşlılık, yaşam ve ölüm gibi belli başlı varoluşsal sorunlara yaklaşımı ve bunları somutlaştırma eğilimi son derece dikkat çekicidir. Söz konusu varoluşsal tutum, daha sofistike şiirlerinde, orijinal, zengin ve derinlikli bir zihni yansıtmaktadır. Keza İbn Hafâce’nin bu husustaki özgünlüğü, dağarcık, üslup ve sözdizimi açısından da ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Bu makalede, İbn Hafâce’nin tabiat şiirleri ve şiirsel üslubu bilimsel bir metotla tetkik edilmiştir. Bunun yanı sıra onun öne çıkan birkaç şiirinden örnekler sunulmuştur. |