Edebiyat ve psikoloji birbirinden ayrı düşünülemeyecek iki önemli bilimdir. Her iki bilimin insanla olan münasebetleri, onların bir bütün olarak değerlendirilmesini de gerektirmektedir. Aslında bu bilimler insanı daha iyi anlamaya veya anlatmaya yönelik izdüşümleridir. Duygular insan hayatının bir parçasıdır ve bunların nasıl ve neden ortaya çıktıklarına dair düşünceler insanı daha iyi anlayabilme çabasının göstergesidir. Bununla beraber bu insani duyguların bir sanatçı tarafından bir eser vasıtasıyla yansıtılması kimi zaman sanatçının kimi zaman yansıttığı karakterin hislerini, düşünce yapılarını ve vasıflarını açığa çıkarmada etkili olabilmektedir. Bu çalışmada kıskançlık bağlamında sözü geçen bilimlerden istifade edilmek suretiyle Bâkî’nin şiirlerinin psikanalitik bir okuması yapılmaya çalışılmıştır. Kıskançlık kelime anlamı olarak sözlüklerde “cimrilik etmek, esirgemek, hırs göstermek, ötekinden daha iyi yapma isteği” gibi anlamlara gelmektedir. Dinî metinlerde ise kıskançlık, şahsi zaaflar ve bencilce dürtüler hariç tutulmak suretiyle neslin korunması gibi sebeplerden ötürü bir onur ifadesi olarak telakki edilmektedir. Aynı zamanda değerlere yönelik saldırılara karşı koyma duygusu ve iradesi olarak tanımlanan hamiyet ve izzet-i nefis kelimeleriyle izah edilmiştir. Kıskançlıkla ilgili yapılan birçok tanım vardır. Yapılan bu tanımların çoğunda kişilerin kaybetme korkusu ve gerçek ya da imgesel üçüncü kişinin (ya da daha fazlası) varlığı göze çarpmaktadır. Kıskançlık sevilen nesnenin bir başkasına meyletmesi kanısında açığa çıkan duygu, tutum ve davranışlardır. Bahsedilen üçüncü kişi kıskançlığı hasetten ayıran önemli bir husustur. Kıskançlıkta sahip olma isteği veya elindekini koruma arzusu, hasette ise açgözlülük ve elde etme isteği söz konusudur. Sahip olunan şey kıskanılır, bir başkasının o şeye sahip olmasına ise haset edilir. Bâkî’nin şiirlerinde âşık-maşuk-rakip üçlüsü kıskançlığın en açık göstergesidir. Bâkî şiirlerinde kullandığı sözcüklerle de kıskançlık ve haset arasındaki ayrımı göstermektedir. Kıskançlık bir duygulanım durumudur ve âşık uyaranlara, olaylara, anılara, düşüncelere duygusal tepki ile katılabilme yetisi gösterir. Şiirlerde âşık, maşuğu daima kıskanır hatta onunla ilgili paranoid tepkiler üretir. Bütün bunların temelinde sevgiliyi kaybetme kaygısı vardır. Sevgilinin ise kıskanılacak özellikleri vardır ve bu durum şiirlerde “reşk” kelimesiyle telaffuz edilir. Rakibi ise hasetçi olarak nitelendirir ve çoğunlukla düşmanca tavırlar sergiler. Çünkü rakip, âşığa haset eden ve âşığın sevgilisine ulaşmasına mâni olan bir karakterdir. Divan şiirinde rakip, engel, düşman, ağyâr, hasûd, yabancı, âşık-maşuk ikilisi arasında âşık ile yarışan ve ona ortak olan kişi, âşık ile sevgili arasına giren ve âşığın sevgiliye ulaşmasına engel olan her şeydir. Ayrıca Arapça “gözeten, gözetleyen, seyreden” anlamına gelen rakip kelimesi anlamı itibariyle kıskançlığı çağrıştırmaktadır. Çünkü gözler kıskançlığı üreten birincil organlar olarak ifade edilir. Bâkî’nin “gözedür” redifli gazeli kıskançlığın bu boyutunu göstermesi açısından da manidardır. Psikolojide rekabetçi, yansıtılmış ve sanrısal olmak üzere bahsedilen üç tür kıskançlık arasında, âşığın kıskançlığına, talihli rakibe üstün gelme ve onu geçme arzusundan dolayı genel olarak “rekabetçi kıskançlık” denebilir. Latincede rekabetin “su akıntısına ulaşmak için verilen mücadele”, rakibin “diğerleriyle aynı su akıntısını kullanan ya da bu suyun yanında yerleşmiş kişi” olarak tanımlanmasıyla, üstün gelme isteği ve alanın iktidarına yönelik hususların ön plana çıkarıldığı görülür. Düşük benlik değeri, güvensizlik, duygusal bağımlılık, ihmal edilmişlik, kaybetme kaygısı, sahiplenme, inatçılık, kendini yiyip bitirme, eleştiri/ öfke, şiddet, başkasının neşesini kaçırma, kendine bağlama, davranış kuralları belirleme Bâkî’nin şiirlerinde âşığın kıskançlığını gösteren tezahürlerdendir. Bâkî, şiirinde sıklıkla dile getirdiği dert ve belanın kıskançlıktan kaynaklandığını vurgulamaktadır. Sonuç olarak denebilir ki, psikolojide kıskançlığın tezahürleri olarak belirtilen hususlar Bâkî’nin şiirlerinde de görülmektedir. Fakat divan şiirinin toplumun inanç ve düşünce yapısından kaynaklanan bazı farklılıklar da göze çarpmaktadır. Kıskançlık söz konusu olduğunda akla getirilemeyecek olan tefani (empati) ve diğergamlık gibi hasletler âşığın nadirde olsa takındığı tavırlardandır. Alışılmış bir kıskançlıkta olduğundan farklı olarak âşığın, yer yer rakibi hoş karşılayan, onun hâlinden anlayan ve ona merhamet eden bir karakterinin olduğu da söylenebilir. |