Yazarlar |
Habib ŞENER
Kafkas Üniversitesi, Türkiye |
Özet |
Bilgi, bilen ve bilinen arasındaki bir ilişkidir. İnsan var olduğu ilk andan itibaren bilgi ile ilgili bir etkinlik içinde bulunmuştur. Dolayısıyla bilginin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Bilgi teorisi, felsefenin varlık ve değer ile birlikte üç ana konusundan biri olan bilgiyi incelemektedir. Felsefe tarihinde bilginin mümkün olduğunu düşünenlerin yanı sıra, bilginin mümkün olmadığını iddia edenler de olmuştur. Bilginin mümkün olduğunu düşünenler duyu, deney, akıl ve sezgi olmak üzere onun dört kaynağının olduğunu kabul etmişlerdir. Batı ve İslâm düşüncesinde genel bir kanı olmasa da mistik ve tasavvufî ekollerde duyuların ve aklın bilgiyi elde etmede yetersiz ve hatta aldatıcı olduğu düşünülmüştür. Batı düşüncesinde kesin bilgiyi elde etmenin yolu sezgi olarak adlandırılırken, İslâm düşüncesinde ise bu tür bilgi için keşf veya kalbî bilgi kavramı kullanılmıştır. Keşfî/kalbî bilgiyi hem teorik hem de pratik açıdan savunanlardan birisi de Ebu’l-Hasan Harakânî’dir. Ona göre, insan böyle bir bilgiyi elde edebilir. Bu makale, Harakânî’nin bilgi anlayışını felsefî ve tasavvufî bakış açısından incelemeyi amaçlamaktadır. |
Anahtar Kelimeler |
Makale Türü | Özgün Makale |
Makale Alt Türü | Ulusal alan endekslerinde (TR Dizin, ULAKBİM) yayımlanan tam makale |
Dergi Adı | Marife Dini Araştırmalar Dergisi |
Dergi ISSN | 2630-5550 |
Dergi Tarandığı Indeksler | TR DİZİN |
Makale Dili | Türkçe |
Basım Tarihi | 06-2018 |
Cilt No | 18 |
Sayı | 1 |
Sayfalar | 77 / 99 |
Makale Linki | http://dergipark.gov.tr/marife |